18Eyl

İzmir ve Çevresinde Yetenek Yönetiminin Yeni Gündemi: Tutundurma Stratejileri

İzmir ve Çevresinde Yetenek Yönetiminin Yeni Gündemi: Tutundurma Stratejileri

İzmir ve çevresindeki iş dünyası, son yıllarda büyük bir ivme içinde. Sanayi, enerji, teknoloji ve hizmet sektörlerindeki yatırımlar, bölgenin ekonomik yapısını yeniden şekillendirirken bu dönüşümün merkezinde insan kaynağı yer alıyor. Bugün artık mesele yalnızca doğru yeteneği bulmak değil; aynı zamanda o yeteneği elde tutarak şirketlerin geleceğini inşa edebilmek. Çünkü yetenekleri tutundurmak, en az bulmak kadar dönüştürücü bir etkiye sahip ve İzmir ve çevresindeki iş dünyasında sürdürülebilir başarıyı belirleyen en kritik unsur haline geliyor.

HUMANERA olarak İzmir ve çevresi için gerçekleştirdiğimiz ankette işverenlere “Yetenek kazanımı ve yönetiminde en büyük zorluk nedir?” sorusunu yönelttik. Sonuçlar, bölgedeki şirketlerin gündeminde hangi konuların öne çıktığını net biçimde ortaya koydu:

  • %50 – Yetenekleri tutundurmak
  • %28 – Doğru adaya ulaşmak
  • %17 – İşveren markası gücü
  • %6 – Kariyer planlamada esneklik

Bu veriler yalnızca bugünün gündemini değil; İzmir ve çevresindeki iş dünyasının yarınlarını şekillendirecek eğilimleri de işaret ediyor.

 

Yetenekleri Tutundurmak: Geleceği İnşa Etmenin Temeli

Anketin en çarpıcı sonucu, katılımcıların yarısının en büyük zorluğu yetenekleri şirkette tutmak olarak görmesi oldu. Bu, işe alım sürecinin artık yalnızca “doğru adayı bulma” değil, aynı zamanda “onu geleceğe bağlama” süreci haline geldiğini gösteriyor.

Genç profesyonellerin İstanbul veya yurt dışına yönelme eğilimi güçlü olsa da, İzmir ve çevresindeki şirketler doğru stratejilerle “kalınmak istenen bir merkez” olma potansiyeline sahip. Çalışanlara yalnızca iş değil, aynı zamanda bir gelecek vizyonu ve aidiyet duygusu sunan organizasyonlar, bu dönüşümün öncüleri olacak.

 

Doğru Adaya Ulaşmak: Sınırlı Havuz, Sonsuz Olasılık

Katılımcıların %28’i doğru adaylara ulaşmayı zorluk olarak tanımladı. İzmir ve çevresinde belirli sektörlerde yetenek havuzu sınırlı olabilir; fakat bu sınırlılık aynı zamanda bir fırsat. Çünkü dar bir havuz, şirketleri daha yaratıcı olmaya ve geleceğin yeteneklerini bugünden şekillendirmeye yöneltiyor.

Üniversitelerle yapılacak iş birlikleri, mentorluk programları ve bölgesel yetenek haritaları sayesinde şirketler yalnızca mevcut boşlukları doldurmakla kalmaz; aynı zamanda İzmir ve çevresinin gelecekteki iş gücünü de besleyebilir.

 

İşveren Markası: Rekabetin Görünmeyen Gücü

%17 oranında öne çıkan işveren markası konusu, aslında yetenek yönetiminde kilit bir faktör. İzmir ve çevresindeki birçok şirket üretimde güçlü olsa da, işveren markası yatırımlarında aynı hızda ilerlemiyor.

Oysa çalışan bağlılığı, maaş ve yan haklardan çok daha fazlasını gerektiriyor. Kültür, değerler ve aidiyet unsurlarını güçlü bir şekilde hissettiren organizasyonlar, hem doğru yeteneği kendine çekiyor hem de uzun vadede tutundurmayı başarıyor. İzmir ve çevresinin küresel ölçekte parlayan bir merkez olması, büyük ölçüde bu görünmeyen gücü harekete geçirebilmesine bağlı.

 

Kariyer Planlamada Esneklik: Gelecek Nesillerin Beklentisi

Ankette en düşük oranı alan konu (%6) kariyer planlamada esneklik oldu. Ancak bu düşük oran, konunun önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Özellikle genç kuşak, çizilmiş tek bir yoldan çok, çeşitli gelişim fırsatları görmek istiyor.

İzmir ve çevresindeki şirketler, çalışanlarına “kariyer yolları” yerine “kariyer seçenekleri” sunarsa, bu sadece bağlılığı artırmakla kalmaz, aynı zamanda geleceğin esnek ve yenilikçi iş kültürünü de inşa eder.

 

HUMANERA’nın Gözlemleri: Liderlik ve Bağlılık İnşası

HUMANERA olarak 2008’de İstanbul’da başladığımız yolculuğumuzu, 2019’da açtığımız İzmir ofisimizle Ege’ye taşıdık. Bugün yalnızca bölgesel bir bakışla değil, 18 yıllık birikimimizle şirketlerin yetenek yolculuklarına eşlik ediyoruz. Gözlemimiz şu: Doğru yetenekleri bulmak elbette önemli; ama asıl farkı yaratan, o yetenekleri şirketlerin geleceğine bağlayabilmek.

İşe alım süreçlerini yalnızca “boş bir koltuğu doldurmak” olarak görmek yerine, uzun vadeli bir liderlik ve bağlılık inşası olarak ele alan organizasyonlar, hem bölgesel hem de küresel rekabette öne çıkıyor.

 

İzmir ve Çevresindeki İş Dünyasına Vizyoner Bir Çağrı

Anket sonuçları açıkça gösteriyor: İzmir ve çevresindeki şirketlerin stratejik gündemi, yalnızca yetenek çekmek değil, onları uzun vadede şirkete bağlamak olmalı. Çalışanlara değer veren, esnek kariyer yolları sunan, işveren markasını güçlendiren ve bağlılık kültürünü besleyen organizasyonlar, geleceğin kazananları olacak.

Sonuç olarak, İzmir ve çevresi küresel rekabette öne çıkmak için, insan kaynağını yalnızca bir “iş gücü” değil, geleceğin stratejik ortakları olarak konumlandırmalıdır.

 

Copyright © 2025 HUMANERA – Bütün Hakları Saklıdır.

 

 

HUMANERA

 

07Mar

İş Yerlerinde Mobbing ile Mücadelede Yeni Adım

İş Yerlerinde Mobbing ile Mücadelede Yeni Adım: Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ve İş Dünyasına Etkileri

İş dünyasında çalışanların psikolojik taciz (mobbing) ile karşı karşıya kalması, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde ciddi sorunlara yol açıyor. Mobbing, çalışanların verimliliğini düşürürken, işten ayrılma oranlarını artırıyor ve şirket kültürüne zarar veriyor.
Bu noktada, Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan Mobbing Genelgede, iş yerlerinde psikolojik tacizle mücadelede öne çıkan noktalar şöyle;
  • İşveren ve yöneticilere sorumluluk yükleniyor. Şirketlerin mobbing konusunda önleyici politikalar oluşturması bekleniyor.
  • Farkındalık eğitimleri teşvik ediliyor. İş yerlerinde mobbing ile mücadele için bilgilendirici eğitimler düzenlenmesi öneriliyor.
  • Başvuru mekanizmaları netleştiriliyor. Mobbing mağdurları, CİMER, TBMM Dilekçe Komisyonu ve ALO 170 gibi kanallar aracılığıyla şikayette bulunabilecek.
  • Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu oluşturuluyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, mobbinge karşı politika geliştirecek ve farkındalık çalışmaları yürütecek.
  • Gizlilik esas alınıyor. Şikayet süreçlerinde çalışanların hakları korunacak, ancak asılsız iddiaların kurum itibarına zarar vermemesi için hassasiyet gösterilecek.
Bu kapsamda, iş yerlerinde mobbingin önlenmesine yönelik yalnızca yasal düzenlemeler değil, şirketlerin kendi iç uygulamaları da büyük önem taşıyor.
Mobbing ile Mücadelede İlk Adım: Liderlerin Kendi Yaklaşımlarını Değerlendirmesi
Mobbingi önlemek isteyen işverenler ve yöneticiler, öncelikle kendi liderlik anlayışlarını ve şirket kültürünü gözden geçirmeli.
  • Şirketin yönetim tarzı nasıldır? Otoriter ve baskıcı mı, yoksa katılımcı ve destekleyici mi?
  • Çalışanlar kendilerini güvende hissediyor mu? Açık iletişim teşvik ediliyor mu, yoksa eleştiri korkusu mu hakim?
  • Zorbalık içeren davranışlar göz ardı ediliyor mu? Küçük görünen ama süreklilik arz eden olumsuz davranışlar (örneğin, çalışanları aşağılamak, dışlamak veya fazla baskı yapmak) tolere ediliyor mu?
  • Yöneticiler mobbingin farkında mı? Kendi tutumlarını değerlendirme ve çalışanlarıyla sağlıklı ilişkiler kurma konusunda bilinçli mi?
Mobbing, sadece belirli kişiler tarafından yapılan bireysel bir davranış değil, genellikle iş yerindeki genel kültür ve liderlik anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu yüzden etkili bir mücadele için yöneticilerin kendilerini geliştirmesi kritik bir adımdır.
Mobbingi Önlemek İçin Şirketlerin Aldığı Önlemler
Bazı şirketler, çalışanlarının maruz kaldıkları mobbing vakalarını bildirmelerini kolaylaştırmak için kurum içi çağrı merkezi uygulamalarını hayata geçirmiş durumdalar ve /veya hayata geçiriyorlar. Bu uygulamalar, çalışanların şikayetlerini gizlilik esasına dayanarak doğrudan insan kaynakları, uyum-etik kurullar veya bağımsız danışmanlarla paylaşmalarına olanak tanıyor.
Bu çağrı merkezlerinin sağladığı avantajlar:
  • Çalışanların rahatça şikayette bulunmasını sağlar.
  • Tarafsız ve adil bir değerlendirme süreci oluşturur.
  • Şirket içindeki mobbing vakalarını tespit etmeyi ve önlemeyi kolaylaştırır.
  • Çalışan bağlılığını ve güven duygusunu artırır.
Bazı organizasyonlar ayrıca bağımsız etik hatlar veya dijital şikayet platformları aracılığıyla çalışanlarına destek vererek, güvenli bir çalışma ortamı sağlamayı amaçlıyor.
Ancak bu uygulamalar yeterli mi? İş dünyasında mobbingin doğrudan etkilediği bazı önemli başlıklara göz atalım.
Mobbingin İş Dünyasındaki Sonuçları
  1. Çalışan Verimliliğinde Düşüş
  • Zihinsel ve fiziksel sağlık sorunları: Sürekli baskı, stres ve psikolojik tacize maruz kalan çalışanlar, anksiyete, depresyon ve tükenmişlik sendromu yaşayabilir. Bu da odaklanma ve üretkenliği olumsuz etkiler.
  • Bağlılığın azalması: Çalışan, iş yerine aidiyet hissini kaybeder ve kendisini değersiz görmeye başlar. Bu da motivasyon kaybına yol açarak iş performansını düşürür.
  • Hataların artması: Düşük motivasyon ve yüksek stres altında çalışan bireyler, karar alma süreçlerinde daha fazla hata yapabilir, bu da operasyonel aksaklıklara neden olur.
  1. İşten Ayrılma Oranlarının Artması
  • Yetenek kaybı: Mobbinge maruz kalan çalışanların büyük bir kısmı, çözüm bulunmadığında istifa etmeyi tercih eder. Bu da şirketin yetenekli çalışanlarını kaybetmesine yol açar.
  • İşe alım maliyetlerinin artması: Yeni bir yetenek bulmak ve onu desteklemek, eğitmek, mevcut çalışanı elde tutmaktan çok daha maliyetlidir.
  • Şirketin işveren markasına zarar verir: Olumsuz işveren markası algısı, şirketin yetenekli adayları çekmesini zorlaştırır.
  1. Çalışan Motivasyonu Üzerindeki Etkileri
  • Güvensizlik ortamı: Mobbing kültürünün yaygın olduğu iş yerlerinde çalışanlar kendilerini güvende hissetmez. Bu da ekip içinde iş birliğini ve dayanışmayı zayıflatır.
  • İnovasyon ve yaratıcılığın azalması: Çalışanlar, fikirlerini paylaşmaktan çekinir ve kendilerini ifade etmekten korkar.
  • İş tatminsizliği: Sürekli baskı altında olan bir çalışan, işine karşı isteksiz hale gelir ve uzun vadede performans düşüşü yaşanır.
İşverenler ve Yöneticiler Ne Yapmalı?
  • Önce kendi liderlik tarzlarını değerlendirmeli. İş yerinde mobbingin olup olmadığını anlamak için çalışan geri bildirimleri almalı.
  • Yöneticiler psikolojik güvenliği sağlayacak liderlik anlayışı benimsemeli, gerektiğinde bu konuda desteklenmeli.
  • Çalışanların kendilerini güvende hissetmesi için şeffaf bir destek mekanizması oluşturulmalı.
  • İş yerinde mobbingin nasıl ortaya çıktığını anlamak için farkındalık çalışmaları düzenlenmeli.
  • Kurum içi çağrı merkezi veya etik hat oluşturmalı ve çalışanların şikayetlerini güvenle bildirebilecekleri mekanizmalar geliştirmeli.
Sizce bu genelge işyerlerinde mobingi ortadan kaldırabilir mi, yoksa sadece bir başlangıç mı? Liderler, kendi tutum ve kararlarının mobbingin önlenmesinde ne kadar etkili olduğunu yeterince sorguluyor mu? Sizce iş yerlerinde gerçek bir dönüşüm için hangi adımlar atılmalı?

 

Copyright © 2025 HUMANERA – Bütün Hakları Saklıdır.

 

 

HUMANERA

 

11Haz

Organizasyonel Başarının Anahtarı: Yetenek Elde Tutmanın 8 Etkisi

Organizasyonel Başarının Anahtarı: Yetenek Elde Tutmanın 8 Etkisi

 

Organizasyonel başarı, büyük ölçüde çalışanların yeteneklerine, motivasyonlarına ve bağlılıklarına bağlıdır. Yetenekli çalışanları elde tutmak, uzun vadeli başarı ve sürdürülebilir büyüme için kritik bir faktördür. İşte yetenek elde tutmanın organizasyonel başarıyı nasıl artırdığına dair detaylı bir inceleme:

  • Yetenekli çalışanların uzun süreli bağlılığı: Kurumsal Bilgi ve Deneyim Birikimi
Yetenekli çalışanların uzun süreli bağlılığı, şirket içinde değerli bir bilgi ve deneyim birikiminin oluşmasını sağlar. Şirket içindeki süreçler, sistemler ve kültürel dinamikler hakkında derin bilgiye sahip yetenekli çalışanlar, organizasyonun verimliliğini artırır. Bu birikim, yeni gelen çalışanların eğitilmesinde ve adaptasyon süreçlerinde de önemli rol oynar. Sürekli olarak yeni çalışanların eğitilmesi, hem zaman hem de maliyet açısından yük getirir. Mevcut yeteneklerin elde tutulması, bu maliyetleri minimize eder.
  • Verimlilik ve Performans Artışı
Uzun süreli yetenekli çalışanlar, şirketin iş süreçlerini ve operasyonlarını derinlemesine tanırlar ve yüksek performans gösterme eğilimindedirler. Bu çalışanların şirkette kalmaları, ekiplerin ve bireylerin verimliliğini artırır. Tecrübeli, yetenekli çalışanlar, işlerini daha hızlı ve etkili bir şekilde yaparlar, bu da genel performansı olumlu yönde etkiler. Ayrıca, yüksek performans gösteren yetenekli çalışanlar, diğer çalışanlara da ilham kaynağı olur, takım verimliliğini artırır, genel motivasyonu artırı, iş tatmini düzeyini yükseltir.
  • Kurum Kültürü ve Değerlerin Sürdürülmesi
Uzun süreli yetenekli çalışanlar, şirket kültürünü ve değerlerini içselleştirirler ve bu değerlerin korunmasında önemli rol oynarlar. Şirket kültürünün güçlü olması, çalışanların bağlılığını artırır ve yeni gelen çalışanların da bu kültüre uyum sağlamalarını kolaylaştırır. Kurumsal değerlere bağlılık, müşteri memnuniyeti ve marka itibarı açısından da kritik öneme sahiptir.
  • Maliyetlerin Azaltılması
Çalışan değişim oranının yüksek olması, işe alım ve eğitim maliyetlerini artırır. Yeni yetenekli çalışanları bulmak, işe almak, eğitmek ve onların şirkete adaptasyon süreçlerini yönetmek, önemli miktarda zaman ve kaynak gerektirir. Ayrıca, yüksek çalışan sirkülasyonu, iş süreçlerinde kesintilere ve verimlilik kayıplarına yol açabilir. Nitelikli, yetenekli çalışanları elde tutmak, bu maliyetleri ve olumsuz etkileri minimize eder.

Yetenek

  • Müşteri İlişkileri ve Sadakati
Deneyimli ve bağlı yetenekli çalışanlar, müşterilerle daha güçlü ve uzun vadeli ilişkiler kurarlar. Müşteri memnuniyeti, çalışanların bilgi birikimi ve hizmet kalitesi ile doğrudan ilişkilidir. Müşteriler, güvendikleri ve tanıdıkları kişilerle iş yapmayı tercih ederler. Bu nedenle, yetenekli çalışanların elde tutulması, müşteri sadakatini artırır ve şirketin pazar payını korumasına, artırmasına yardımcı olur.

 

 

  • Yenilikçilik ve Adaptasyon Yeteneği
Yetenekli çalışanları elde tutmak, şirketin yenilikçilik ve adaptasyon yeteneğini güçlendirir. Uzun süreli yetenekli çalışanlar şirket kültürünü, iş süreçlerini ve müşteri ihtiyaçlarını iyi anlarlar. Bu bilgi birikimi, şirketin değişen iş ortamına hızla adapte olmasını sağlar ve yenilikçi fikirlerin geliştirilmesini teşvik eder. Yetenekli çalışanlar, genellikle inovasyon ve yaratıcılık konusunda güçlüdürler. Yetenekli çalışanların şirket içinde kalmaları, organizasyonun sürekli olarak yenilikçi fikirler üretmesine ve rekabet avantajı elde etmesine katkıda bulunur. Ayrıca, deneyimli yetenekli çalışanlar, piyasa değişikliklerine ve yeni teknolojilere daha hızlı adapte olabilirler, bu da şirketin esneklik ve dayanıklılığını artırır.
  • Motivasyon ve Çalışan Memnuniyeti
Çalışan bağlılığı, genellikle motivasyon ve memnuniyet düzeyleri ile doğrudan ilişkilidir. Yüksek motivasyonlu ve memnun yetenekli çalışanlar, işlerine daha fazla odaklanır ve daha yüksek kaliteli işler ortaya koyarlar. Bu durum, genel iş yeri atmosferini ve çalışanlar arası ilişkileri olumlu yönde etkiler, bu da organizasyonun başarısına katkıda bulunur.
  • Liderlik Gelişimi ve Halefiyet Planlaması
Yeteneği elde tutmak, geleceğin liderlerini yetiştirmek açısından da önemlidir. Şirket içinde yükselmek isteyen yetenekli çalışanlar, organizasyonel bilgi ve deneyimlerini liderlik pozisyonlarına taşır. Uzun süreli yetenekli çalışanlar, şirketin liderlik pozisyonlarını doldurmak içim önemli bir kaynak oluştururlar ve şirket içi liderlik gelişim fırsatlarını artırırlar. Bu, halefiyet planlamasında sürekliliği sağlar ve liderlik boşluklarını minimize eder, şirketin sürekli öğrenme ve gelişim kültürü oluşturmasına yardımcı olur.

Sonuç olarak, yetenekli çalışanları elde tutmak, organizasyonel başarıyı artırmada kritik bir faktördür. Kurumsal bilgi birikimi, verimlilik artışı, güçlü kurum kültürü, maliyetlerin azaltılması, müşteri ilişkileri, yenilikçilik, motivasyon ve liderlik gelişimi gibi birçok alanda olumlu etkiler yaratır. Bu nedenle, şirketler, yetenekli çalışanlarını elde tutmaya yönelik stratejiler geliştirmeli ve bu stratejileri etkin bir şekilde uygulamalıdır.

 

 

Copyright © 2023 HUMANERA – Bütün Hakları Saklıdır.

 

 

HUMANERA